8 Nisan 2025 13:30

Mektup | "Bizlere vadedilenler bizden alınanlardır"

Hep geleceğe atfedilen bir yaşam... Geleceğin mühendisi, yetişkini, bilim insanları... Oysa öğrencilik zamanlarımızda dahi çalışmak zorunda bırakılanlarız.

Mektup | "Bizlere vadedilenler bizden alınanlardır"

Kaynak: Unsplash

Kocaeli Üniversitesi'nden bir öğrenci


Marmara Kariyer Fuarı (Marmarakaf) geçtiğimiz yıl Şubat ayında Kocaeli Kongre Merkezi'nde gerçekleşmişti. Bu sürecin nasıl örüldüğüne de değinmek yararlı olacaktır. Haftalar öncesinden Umuttepe Yerleşkesi Yemekhanesi ve Kütüphanesinin yanı sıra üniversitenin sosyal medya hesaplarından katılımın artmasına yönelik tanıtım ve 'kariyer olanakları' söylemi hedef kitleye (öğrencilere) ulaştırılmaya çalışılıyordu. Yakın zamanda, öğrencilerin ders yoklamasından muaf tutuluyor olması sadece ''belirli'' koşullara göre işletildiğini bize ifade ediyor. Kariyer fuarına değinmeden önce Kocaeli Üniversitesi'nde devam eden ders boykotu hakkında bir şeyler söyleyelim. Gözaltılar ardından tutuklanan arkadaşlarımızın ders yoklamasının devam etmesi çifte standardın bir tezahürü olsa gerek.

Bilindiği gibi 12 Eylül Askeri Darbesinin bir ürünü olan Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK)'ün bilimsel, demokratik, özerk ve anadilde eğitime karşı durması; onu sindirmesi ve tekçiliği dayatması da günümüz siyasi iktidar politikalarından bağımsız değil, bilhassa onun devamı niteliğinde. Üniversitemiz fakültelerinin içerisindeki monitörlerde yer alan ticari reklamlarda, reklam panolarında villa reklamları gibi birçok sermaye ve sömürü düzenini sürdürme amacının izlerini görebilirsiniz. Üniversite bileşenlerinin kendi rektörünü bile seçemediği bir yerde çoğulculuğun, ahengin izini görebilir miyiz?

Üniversiteler bilimin toplumsal yönünün savunulacağı bir yerden bakması gerekirken bugün "kariyer basamakları" adı altında ucuz iş gücü, güvencesiz yaşam, insan onuruna yaraşmayan politikalar ile öğrencilere adeta, tek seçeneğiniz bu denilerek lanse ediliyor. Buna kariyerist öğrenci kulüplerin artmasını da ekleyebiliriz. Bizlere vadedilen şeyler arasında "sırtını devlete daya, rahat edersin'' söylemi de çok manidar. Sürekli yapboz misali değişen eğitim sisteminde eşit koşullarda (dahi) sınava hazırlanamayan binlerce öğrenci sınava tabi tutuluyor ve buradan çıkacak sonuca referansla öğrenciler başarılı veya başarısız olarak sınıflandırılıyor. Neden öğrencinin yeteneğine, ilgisine göre meslek seçimi yapması kolaylaştırılmıyor? Öğrencilerin meslek seçimi konusunda kimler rehberlik ediyor veya kimlerin rehberlik etmesine izin verilmiyor? Kaç kişi çalıştığı işten memnun? Meslek seçimlerimizde hangi saikler ön planda? Hukuk okumak istiyorsak salt kurumların bize bahşettiği ayrıcalık veya statüden dolayı mı onu seçiyoruz yoksa "ilk olarak insanı, doğayı ve yaşamı savunmak saikiyle mi bu mesleği seçiyoruz?" diye düşünmeliyiz gençler olarak.

Şimdi Marmara Kariyer Fuarı'nın ikincisi de Kocaeli' de düzenlenecek. Öğrencilerin öz geçmiş dosyaları ile fuarda yer alan birçok şirkete başvurması bekleniliyor. İyi bir gelecek sloganı her ne kadar kulağa masum gelse de asıl olan şu an günümüz haklarımızla yaşamıyor oluşumuz: Hep geleceğe atfedilen bir yaşam... Geleceğin mühendisi, yetişkini, bilim insanları.. Oysa öğrencilik zamanlarımızda dahi çalışmak zorunda bırakılanlarız. Rekabet stratejileriyle dayanışma kültürü yok ediliyor. Biz birarada daha güzeliz ve rengarengiz. Sözümona ''iş fırsatlarında'' dahi beş kişinin yapabileceği işi bir kişiden yapılması bekleniyor. ''Ondan daha üstün olmalısın'' deniliyor. Buna alternatifi de biz ellerimizle örebiliriz. "Yeter ki ellerin ellere kavuşsun..." Biz birbirimizle imece dayanışmasıyla, kolektif üretimle yaşama faydalı olabiliriz. Bizlere vadedilenler -özelde bu kariyer fuarı- bizden alınanlardır da bir bakıma. Esnek çalışma koşulları olarak sunulan ama aslında ağır çalışma koşulları olduğunu bildiğimiz; bir de kapitalizme içkin, çok üretimi esan alan, bunun yanı sıra teknolojinin bu kadar gelişimine karşın insanın iş yükünün biraz olsun düşmesi düşünülürken aksine iş disiplini altında işçiler, öğrenciler, kadınlar bu çarkta eziliyor.

Peki biz buna karşı neler yapabiliriz?

Bizi güvencesizliğe sürükleyen sermaye-devlet işbirliğine nasıl dur diyebiliriz? Öncelikle bu fuara katılmayarak, boykot ederek bir adım atabiliriz. Öğrenci kulüpleri de bu yönde bir çağrı yapabilirler, katılımın az olması şirketlere bir süre sonra ''düşünme'' kapısı aralayabilir. Bu, biz öğrencilerin ''sömürüye hayır, güvenceli ve insan onuruna yaraşır bir yaşam'' söylemini de iletir; bu da oldukça etkilidir. Bizler bir araya gelerek ne kadar zengin olduğumuzu gördük. Ezmeden, ezilmeden de iyi bir yaşam olabilir. Buna inanıyoruz.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

İşçi canı bir tahlil parası bile etmedi
Özel hastane, beyin kanaması geçiren işçisini ‘tetkikler pahalı’ diye ölüme yolladı

İşçi canı bir tahlil parası bile etmedi

İşçi Serkan Temelci, Hintli tekelin sahibi olduğu iş yerinden tazminatsız atıldı; işe başladığı özel hastanede ilk gün yere yığıldı, henüz ücret almadığı için parasızdı, hastane pahalı tetkikleri yapmadı; 2 hastane dolaştıktan sonra can verdi.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
13 Nisan 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et